Savaş koşullarının yeniden hayatımızı belirlediği bir dönemdeyiz. Yaklaşık bir sene önce, Habur’dan gelen barış elçileriyle birlikte, barış umudumuz, öncesinde hiç olmadığı kadar güçlenmişti. Bugün ise barışın üzerine bombalar yağıyor. Ölümlerin sayısı artıyor ve artık sadece savaş “meydanında” ölenlerin değil, ölen “siviller”in de sayısı artıyor. Savaşın en kirli yüzü, siviller öldüğünde açığa çıkar. Belki de, savaşın bedeli gündelik hayattan uzaktaki savaş alanlarında, işi savaşmak olan insanlar tarafından ödendiğinde savaş kanıksanabiliyor. Oysa 30 yıldır süren savaş, birçok insan için uzakta süren bir meydan savaşı olmadı. Yakılan köyler ve faili meçhuller bunun en somut örnekleri. Yani 30 yıldır siviller zaten ölüyor.
Sayı 15 | Ekim 2011
Arşiv

Merhaba
Feminist Yaklaşımlar
- October•11