Feminist Yaklaşımlar'ın on sekizinci sayısını yayıma hazırladığımız şu günlerde, Türkiye'de 60'ın üzerinde cezaevindeki pek çok tutuklu ve hükümlünün açlık grevi bugün itibariyle 60. gününe girdi. Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması, anadilde savunma ve eğitim hakkı talepleriyle 12 Eylül'de başlatılan greve 600’ün üstünde kişinin katıldığı bildiriliyor ve eyleme katılanların sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor. Ne yazık ki, geçmişteki pek çok benzer örnekte olduğu gibi, hükümetin ve medyanın eylemi görmezden gelme tavrı büyük bir çabayla sürdü, kritik eşik diye belirtilen tarihler aşılana kadar sözkonusu eylemler haber niteliği görmedi. Sonrası ise şimdilik yine bilinen bir senaryonun tekrarı niteliğinde, hükümet yetkilileri eylemi bir “şov” olarak nitelemeyi tercih ediyor; Başbakan “herkes her şeyi yiyor” diyerek kin ve nefret kusuyor, “bizi bunlarla tehdit edemezsiniz” ifadesiyle çözümden, insan hayatından yana umut vermiyor. Açlık grevindeki ve ölüm orucundakilerin sesine ses katmak isteyen siyasetçi, akademisyen, sanatçı, öğrenci, sivil toplum aktivisti, gazeteci ve daha nicelerinin cezaevi dışındaki destek yürüyüşleri, eylem, etkinlik ve kampanyalarının da aynı umursamazlık ve hiddetle karşılık bulması bizleri şaşırtmıyor.
Sayı 18 | Ekim 2012
Arşiv

Merhaba
Feminist Yaklaşımlar
- October•12