Bu makale, 2010 yılından sonra dünyanın pek çok farklı coğrafyasında yükselen, cinsiyet eşitliği, LGBT hakları ve cinsellik eğitimi gibi meselelere karşı topyekûn savaş ilan etmiş toplumsal cinsiyet karşıtı hareketleri inceliyor. 1980’ler ve 1990’lardaki antifeminist karşı tepkilerden farklı olarak, bu hareketler, toplumsal cinsiyete dair muhafazakâr yaklaşımlarını küreselleşme ve neoliberalizm eleştirisiyle harmanlıyorlar. Toplumsal cinsiyetçilik, zengin liberal elitlerin dünyadaki fakir topluluklara dayattığı bir ideoloji olarak sunuluyor. Bu sömürge karşıtı çerçeve, toplumsal cinsiyet karşıtlarına kitleleri harekete geçirecek bir güç veriyor. Günümüzde küresel Sağ, liberal-Sol ve feminist söylemden ödünç aldığı kavramlarla yeni fakat illiberal bir tür evrenselcilik kurmaya çalışıyor. Bu makalede büyük oranda Polonya bağlamından örnekler sunulmakla birlikte, toplumsal cinsiyet karşıtlığının temel yapı taşları incelenmekte ve bu ideolojinin dünya çapında yükselen popülizme nasıl katkıda bulunduğu tartışılmaktadır.
Sayı 41 | Sonbahar 2020
Arşiv

TOPLUMSAL CİNSİYET “BRÜKSEL’DEN GELEN EBOLA”: SÖMÜRGE KARŞITI ÇERÇEVE VE İLLİBERAL POPÜLİZMİN YÜKSELİŞİ
Elżbieta Korolczuk ve Agnieszka Graff
- October•20